Peter Deunov, 12 Temmuz 1864 yılında o zamanlar Osmanlı
sınırları içinde yer alan Varna’ya bağlı Hadırca köyünde doğar. Babası kilise
rahibidir. Sviştov’daki Amerikan bilim ve teoloji okulundan mezun olduktan
sonra Amerika’ya gider. Boston’da teoloji, ardından tıp eğitimi alır. 1895
yılında Bulgaristan’a geri döner.
1896
yılında yazdığı “Bilim ve Eğitim” isimli kitabında yeni yüzyılla birlikte
gelecek olan yeni bir kültürün temellerinden bahseder. Deunov, yeni bir çağın
başlamakta olduğunu, bizlere ışık, sevgi ve bilimi bir arada getireceğini bir
asır öncesinden müjdeler. Rudolph Steiner, Elena Blavatska, Mahatma Gandi’nin
mistik ruhsal öğretileriyle benzer yönleri olan görüşleri ilk defa bu kitabında
açıklanmıştır. Deunov, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında dünyada
yükselişe geçen mistik-teosofik harekete kurduğu Beyaz Kardeşlik hareketiyle
önemli bir katkı sağlamıştır. Petar Deunov’un Beyaz Kardeşlik Öğretisi, bilim
ile dinsel geleneği bir araya getirir.
33
yaşındayken Deunov Varna’da sonradan Evrensel Beyaz Kardeşlik’e dönüşecek olan ruhsal
gelişim topluluğunu kurar. 1898 yılında ilk öğrencilerini seçer. Seyahatle
geçen birkaç yıl aradan sonra Sofya’ya taşınır. 1912 yılında ışığın yedi
rengini yedi ilahi ruh ve yedi yıldız ile birleştirdiği bir sistemi anlattığı “Renkli
Işınların Vasiyeti” isimli ikinci kitabını yazar.
Deunov’un
öğretisi, belirli bir amaca sahip olan bilimsel bir yönteme sahiptir. Bu amaç,
insanın ruhsal gelişimi, içsel yaşamının dengelenmesi ve içsel yaşamın dış
yaşamla, çevreyle uyumlandırılması olarak özetlenebilir. İnsanın ruhsal
gelişimi için öncelikle zayıf ve güçlü yanlarını tanımak, iyi yanlarını öne
çıkarıp yeteneklerini geliştirmek gibi kişisel gelişimi ön plana alan birçok
yol ve teknik geliştirir. Dua, tefekkür, meditasyon ve Tai Chi’yi andıran
bedensel egzersizler bu teknikler arasındadır.
22 Mart ile
22 Eylül arası tercihen dağların yüksek zirvelerinde açık havada topluluk
halinde uygulanan Panevritmia isimli kompleks bir ritüel icat eder. Üstat,
arketipsel hareketlerden oluşan ve beden, ruh ile zihni kozmik ritimlere
uyumlandırmayı amaç edinen egzersizlerin mutlaka bilinçli olarak yapılmasını,
duygu ve düşüncelere uygun olmasını öğütler. Çünkü beden hareketleri uygun
olduğu belli bir duygu ve düşünceye karşılık vermediğinde içsel dengesizlikler
oluşmaktadır. Yine bu ritüel için 150’den fazla okült beste yaratır. İlk
zamanlarda kemanıyla bizzat kendisi seslendirir. İleride bestelerin üzerine
sözler de eklenir. Doğa’da canlı cansız her şeyin belli bir titreşimi, frekansı
ve dolayısıyla sesi olduğunu hatırlatan Deunov, insan için en uygun olan müziği
keşfedip evrenle olan dengesini tesis etmek için çalışır. Bunun için müziğin
çok önemli olduğunun altını çizer.
Öğrenci ve
takipçilerinin artışı ve gelen talepler doğrultusunda 1914 yılında “Güç ve
Yaşam” adıyla uzun soluklu söyleşi ve seminerlere start verir. Sayısı 7 bini
aşan bu seminerlerin ana teması, insanın ne olduğudur ve insanda tohum halinde
olan tanrısal olanı uyandırmaktır. Deunov, şu anki insanın henüz gerçek insan
olmadığını, gerçek, yani tanrısal insanın ancak bundan sonra ortaya çıkacağını
söyler. Her bir insan, bütün bir evren kadar önemlidir. Bu yüzden ne olursa
olsun hiç kimse için olumsuz bir görüş bildirilmemelidir. İnsan şu haliyle
henüz bitirilmemiş bir tablodur.
Deonov’a
göre insanın özü, sonsuz ve tek olan evrenin tezahürüdür. Ruhsal yapısı pozitif
ve negatifi birlikte olarak taşır. Dolayısıyla iyi ve kötü dışarıda değil,
insanın kendi içindedir. Bu inancın ışığında üstat, çocukların Aşk, Bilgelik ve
İyilik yolunda eğitilmesinden daha önemli hiç bir şeyin var olmadığında ısrar
eder. Dolayısıyla işe anneyle başlanması gerektiğini belirtir.
Deunov,
ışığın canlı olduğunu, bu yüzden meyveler başta olmak üzere ışığı depolayan
besinlerin tüketiminin çok önemli olduğunu öğretir. Sağlık öğütleri arasında
suyu hem bedensel hem de zihinsel ve ruhsal arındırıcı olarak sıcağa yakın ılık
ve yudumlar halinde içme önerisi de vardır. Hem meyvelerin hem de suyun, ışığı
kendinde hapseden bir madde olarak ele alınmasını öğretir. Işık da canlı
olduğunda göre, onunla temas etmek için bu maddelerin alımının ne kadar etkili
olduğu tahmin edilmelidir.
“İnanmıyorsan
inandıramazsın, iyilik sahibi değilsen, başkasında iyiliği uyandıramazsın.”
diyen Deunov’un takipçi sayısı 40 bini aşarak ülke sınırları dışına taşar. Deunov’un
Beyaz Kardeşlik öğretisi, batı ile doğunun ruhsal inanışlarını sentezleyen
ezoterik bir öğretiye dönüşür. Öğreti, Hinduizmin karma, tekrar doğuş, prana
(yaşam enerjisi) inancına sahip çıkmıştır ve bu sebepten Bulgar Kilise
tarafından kabul edilemez olarak nitelenmiştir.
Deunov 1929
ile 1932 yılları arasında Krishnamurti ile yazışır. Bilindiği gibi Hindu
inanışına göre her bir çağda ruhsal öğretmen olarak bir avatar gelir. İddialara
göre Krishnamurti’den, kendisinin Maitreya veya İsa misali aydınlanmış bir
varlık olduğu kabul edilmesi istenir. Ancak önerileri geri çeviren Krishnamurti,
1929 yılında Hollanda’daki uluslararası teosofi kongresinde böyle bir
öğretmenin zaten Bulgaristan’da bulunduğunu söyler.
Peter
Deunov 27 Aralık 1944 yılında vefat eder. Bulgaristan, Fransa, ABD, Japonya
başta olmak üzere, aralarında Albert Einstein dâhil olmak üzere her dinden binlerce
takipçi ve öğrenci ve bugün hala faal olan onlarca ruhsal okul ile seminer
konuşmalarından derlenen yüzlerce kitap bırakır. Ülke dışındaki öğrencileri ona
ruhsal ismi olan Beinsa Douno olarak anmayı tercih ediyor.