2 Ocak 2014 Perşembe

Gezi Parkı Olaylarının Metafizik Senaryosu



Gezi’nin Metafizik Senaryosu

Şimdi kadim zamanlardan günümüz gerçeğine dönerek, bu yıl (2013) ortasında yaşanan siyasi gerginliğin metafizik arka planına bir göz atalım.

Mart ve Nisan ayında, yaklaşan bir gerilim veya afetle ilgili işaretler gelmeye başladı rüyalarımda. Afetin ne olduğunu anlayamıyordum. Enerji tesiri tek defada değil, birkaç defada geliyor, periyodik olarak tekrar ediyordu. Bazen yaklaşan depreme ait görüntüler, bazense büyük bir fırtınaya ait vizyon ve sesler algılıyordum. Sokaklar fırtınanın sürüklediği ağaç dalları ve poşetlerle doluyor, her yer toz, duman, pislik ile doluyordu. Bu olayın ne olduğunu görmeye çalıştıkça, senaryolar farklılaşıyor ve dolayısıyla bir karara varmama engel oluyordu. 30 Nisan gecesi niyet etmek suretiyle üstatlardan bir açıklama isteğinde bulundum. Karşılık olarak “25 Mayıs de!” sözlerini kesin bir üslupla dikte eden bana ait olmayan bir ses duydum. Sonrasında “Ne olacak peki?” diye sorduğumda, karşılık olarak bir TV programında binaların sağlamlığı üzerine tartışan iki uzmanın görüsü geldi. Emirde “De!” dediği için, vizyonun mecazi olduğunu sezerek internet ortamında sadece “25 Mayıs’ta bir şey olacak.” şeklinde paylaştım.

21 Mayıs’ta “Son günlerdeki işaretleri Allah hayra çıkarsın,” diyerek okuyuculardan geri bildirim istedim. Gören sadece ben değildim. Bir karışıklığa, gerginliğe ait çok sayıda görüler olduğu meydana çıktı. 25 Mayıs yaklaştıkça iyice tedirginliğe kapıldım. 25 Mayıs gecesi, “öte taraftan” olan son enerji darbesi inmek suretiyle, Gezi olaylarının geri dönülmez çarkı başlatıldı.

Hepimizin bildiği gibi, “27 Mayıs 2013 tarihinde iş makinelerinin parka girmesinin ardından bu haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmasına polis orantısız müdahalede bulundu.” (Vikipedi) 

Ülke aniden bir gerilim ortamına sürüklendi. Yaşam tarzlarına müdahale edilmesinden bıkkın olan gençler, orta yaşlılar ve büyükler, çocuklar, anne ve babalar hep birlikte meydanlara doluştu. Peki, bu olayın durup dururken çıkmadığını kaç kişi biliyordu?

Bakın size Gezi olaylarının metafizik senaryosunu paylaşayım:

(Astral Kapılar kitabımdan)

1 yorum:

  1. 1) üçüncü köprü ve hava meydanı da yapılmasın demeye varacak kadar anıranların yeşillik severlikle bir alakası yok. hem köprü ve hem diğer ihtiyaçlar, lüzumlu değil mi?

    2)gaz fişeğini pıvv diye çocukça ses çıkararak sanki eğlence varmış gibi insanların gözüne gözüne nişan alanların, 15 temmuzda köprüde insanlara ateş ederken pis pis sırıtanlarla aynı pis mayadan olduğu açıkça görüldü.

    3)yeşillik olmasa cennet sevinci bir gömlek eksik olurdu.
    mor ötesini ve yeşili ben de seviyorum. insanları daha çok seviyorum.

    gezide insan sevgisini örten kuru öfke az kalsın galip gelecekti. bi iznillah bütün tuzaklar, kuranların kafasına geçti.

    misal: yakında tarihten silinecek amerika da, bir yumurcak goril kafesine girdi. vazifeliler gorilin dengesiz hareketlerinden çekinip fevri hareketle maalesef gorili vurdu. mary buna çok öfkelendi. mary nin kuzusunun: 'şimdi uçurumdan atlayınca bütün koyunlar beni takip edecek' demesi gibi mary kuru öfke ile hemen fesada koyuldu ve ohh olsun şimdi anneyi bu yumurcaktan ayırayım da görsün dedi. kafese giren yumurcak ve diğer kardeşlerinin hepsini, anne ve babasından ayırın, devletin bakımına verin diye imza kampanyası başlattı. peki ne oldu, aklı selim yetkililer, bu imza kampanyasının gazına gelip çocukları ebeveyinlerinden ayırmayı düşünmedi! mary nin kuzusu kuru öfke ile değil, salaklıkla uçurumdan atlamaya hazır. kuzusunun mary si ise kuru öfke ile daha fena işler çevirmek için sinsice pusuda. mary ye kanmayın!

    YanıtlaSil