9 Ocak 2014 Perşembe
Kolektif Bilinçdışı / Arkaik Hafıza
KOLEKTİF BİLİNÇDIŞI (ARKAİK HAFIZA):
Eğer şimdiye dek yapmadıysanız, bu günden sonra bir düş gördüğünüzde, o diyarda bulunduğunuz süre boyunca etrafınızdakilere daha bir dikkatlice bakın. Uyanır uyanmaz, gördüğünüz sembollere, kurgulara, fantazik öğelere odaklanın, yazın, inceleyin onları. Popüler masal ve mitlerle karşılaştırın. Onlar ile sizin gördükleriniz arasında birçok benzer motif göreceksiniz, şaşırmayın. Bilin ki, bu son derece normal bir durum. Çünkü sizin düş kaynağınız ile masal ve mitosların kaynakları birdir: Bilinçdışı… Sizinle birlikte, düşlerini hatırlayan sayısız insan, aynı sembollerle donatılmış rüya ve vizyonlar görüyor. Hem günümüzde, hem de çağlar öncesinde. Gelecekte de insanlar rüyalarıyla benzer sembolleri üretmeye devam edeceklerdir. Çok haklı olarak, masal ve mitlere, kutsal destan ve dini literatüre yüklenmiş olan ortak semboller, insan ruhunun derin bilinçdışı katmanının bir dışavurumu olarak görüldü. Onlar bilinçdışının bir hazinesiydi, binlerce, yüz binlerce yılın birikimleriydi. Bu yönleriyle, ruhun gizemiyle uğraşan psikolog ve psikiyatrların dikkatini çektiler. Bu eşsiz kıymetin farkına vardılar. Ve özellikle 19. yüzyıl itibariyle kapsamlı analizlere tabi tutmaya başlandılar. Psişenin ortak sembol, imge ve kavramlarına arketip, onların beslenip doğduğu kaynağa da arkaik hafıza veya kolektif bilinçdışı adı verildi. Tanrı, melek, yeniden doğuş gibi dinsel kavramlar, arketiplerin arasında çok önemli bir paya sahipti.
Çeşitli rüyalar ile ortaya çıkan semboller arasındaki benzerliğe ilk dikkat çekenlerden biri, Romalı şair ve filozof Lucretius (M.Ö. 99 – M.Ö. 55) idi. Düşünüre göre tanrıların biçimlerinin, tanrı imgeleminin insanda ilk ortaya çıkması, rüyalar kanalıyla olmuştu. Lucretius’un yaşamına kendi eliyle son vermesinden yaklaşık 13 asır sonra Ortaçağ felsefesinin önemli ismi Occamlı Doktor William, mitolojik arketiplerin (tanrı, şeytan, melek, cennet, cehennem, diriliş gibi ilk örneklerin), doğaüstü metafizik bir olaya ait olmayıp, zihne ait olduğunu ve/veya zihnin dışında bir şeye atıf yaptığını gösteren önemli zihin-kavram analizleri yapmıştı. Bu parlak çalışmaları sonraki yüzyıllarda ciddi sansürlere konu oldu. (Sansür mekanizması günümüzde hala geçerliliğini koruyor, ve oldukça etkin bir şekilde uygulanıyor.) Ancak mitolojik arketiplerin doğaüstü olmayıp, zihnin bilinçdışına ait olduğunu kesin bir teori olarak ortaya koymak için geçtiğimiz yüzyılda Jung’un “arkaik hafıza” fikrini öne sürmesi gerekecekti.
Arkaik hafıza fikri, analitik psikolojinin babası İsviçreli Carl Gustav Jung’un, Freud’un katkısı ile geliştirdiği temel savlarından birisidir. Jung, arkaik görüntü ve sembollerle değişik zaman boyutundan şifreler taşıyan üniversal bir fonun varlığına işaret etti. Tarihsel süreç içerisinde birbiriyle bağlantısız değişik kültürlerin arasındaki mitolojik ve sembolik benzerliklerin, bu evrensel veri bankasıyla ilişkili olduğundan emindi. Jung’un yaklaşımında benlik şunları kapsamaktaydı:
- Devasa bir bilinçdışının yüzeyi olan bilinçli benlik;
- Genellikle baskılanmış duygu ve anılardan oluşan kişisel bilinçdışı veya gölge benlik
- Kendinden önceki nesillerin deneyimlerini içeren, benliğin en derin kısmını oluşturan kolektif bilinçdışı
Psikoterapist, atalardan gelen bu toplu hafıza mirasına, arkaik hafıza veya kolektif bilinçdışı ismini verdi. İçgüdüler ve derin sezgiler, zihnin en dibinde yer alan bu kolektif ruhsal yapıdaki eski insana aitti.
Kolektif bilinçdışı olarak adlandırılan ortak yapı, evrimsel sürecin içerisinde edinilen tecrübeleri içeriyor. Bu bilgiler sık olarak rüya, halüsünasyon ve fantazik öğelere bürünerek bilince ulaşıyor. Jung’a göre, kolektif bilinçdışının ideolojik unsurları (arketipler, arkaik görüntüler), kalıtım yoluyla nesilden nesile aktarılıyor. Bu yolla her insan, atalarından geçmiş çağların izlerini ve bilgeliğini devir alıyor. Batının cesur psikoterapisti, arketip terimini, sadece ırkla veya soy sopla sınırlı olmayan, insanlık psikesinin (ruhunun) derin bir tabakasını oluşturan, zihnin evrensel eğilimlerini anlatmak üzere kullanmıştı.
Carl Gustav Jung, kolektif bilinçdışı – arkaik hafızaya ulaşabileceğimizi düşünüyordu. Ancak onun kesin kaynağını ve aktarmanın yollarını bulamadı. Yalnızca böyle bir şeyin var olduğunun kanıtlanabileceğini keşfetmişti. Dünya üzerinde yaşayan her bir insan, diğerleriyle ortak ataları paylaşmaktadır. Görünen o ki, bununla birlikte, bu atalardan gelen ortak anıları da paylaşmaktayız. Ancak bu anılar, genellikle bilinç yüzeyine yükselme şansı bulamadan, bilinçdışı arkaik hafızada saklı olarak yatmaktadır. Diyebiliriz ki, içimizde bütün insanlık tarihini şifrelenmiş bir halde taşıyoruz. Yalnız bu devasa bilgi arşivine ulaşmanın yolları zordur ve bu olay çok nadiren gerçek olur. Tüm insanlarla paylaştığımız içgüdüleri, alışkanlıkları, davranış kalıplarını içeren kolektif bilinçdışı, çocukluk dönemi deneyimlerinin de olduğu kişisel bilinçdışı tabakasının altında yer alır ve ondan daha önce yaratılmıştır. Jung, kolektif bilinçdışının, kendini insanın yaratıcılığında ve hayal gücünde, sanat, rüyalar, müzik ve efsanelerde ortaya çıkardığını düşünüyordu. Rüyalar, çeşitli vizyon ve fanteziler, halüsinasyonlar, azımsanmayacak düzeyde kolektif bilinçdışına bağlı ve ondan besleniyordu. Ruhun en derin katmanları, Jung’un arketip (ilk örnek) olarak isimlendirdiği tarih öncesi kalıplar ile oluşturulmuştu. Atalarımızda bize miras kalan bu bilinçdışı kalıpları, bilinçli davranış kalıplarımızı şekillendirmekte önemli paya sahipti.
Şimdi Jung’un kolektif bilinçdışı tanımını okuyarak, meselenin içyüzüne doğru inmeye devam edelim: ARKETİPLER
Zaman Aynası kitabından
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Güzel ve bilgilendirici bir yazı teşekkürler :) Buna benzer yazıları http://www.bilincdisi.com sitesinden okuyorum bilinçten enerjiye, kuantumdan beden diline kadar çeşitli kategori mevcut. Ama burdaki yazılarda çok iyi. Ellerinize sağlık! ��
YanıtlaSilDüşünen ve merak eden insanlara minnet borçluyum....
YanıtlaSilGarman'dan gümüşüm, 8 yıl önce çocuğum olmadan evlendim, çaresizce bir çözüm arıyordum çünkü doktor hamile kalamayacağımı söyledi ama bir arkadaşım beni Dr white adında bir büyü tekerine yönlendirdi ve ben ona sorunlarımı anlattı ve 12 gün içinde her şeyin yoluna gireceğine söz verdi, bana bazı talimatlar verdi ve hepsini mükemmel yaptım, test için hastaneye gittim ve 1 haftalık hamile olduğumu doğruladılar ve şimdi hamileyim. benim güzel oğlum ve benim de şu an bir hamileliğim daha var hepinize teşekkürler Dr beyaz her türlü çözüm için kendisine ulaşın
YanıtlaSil1) Ex'inizi iade etmek istiyorsanız.
2) Hamile kalmak için büyü istiyorsanız.
3) düşük yapmayı durdurmak istiyorsanız.
4) Biri tarafından sevilmek istiyorsanız.
5) Her türlü hastalığı veya hastalığı tedavi etmek için büyü.
Ve diğerleri.
o en iyisi ve çok doğru. wightmagicmaster@gmail.com. WhatsApp:+17168691327