2 Ocak 2014 Perşembe

Gerçekliğin İki Yüzü: Perdenin İki Yanı



Perdenin İki Yanı

Gerçekliğin temel olarak iki yüzü olduğunu düşünelim. Diğer boyutların, paralel yaşantıların, geçmiş ve gelecek zaman gerçekliklerin de iki yüzü var. Biri bu taraftan gördüğümüz, diğeri diğer tarafta olan. Olayın tıpkı bir kâğıda yapılan renkli resim gibi olduğunu düşünün. Diğer tarafta resim gayet canlı yapılmıştır, ancak biz onu normal halimizde bu taraftan daha silik görürüz. Çünkü arka tarafını izliyoruz. Onunla bizim aramızda kâğıdın kalınlığı kadar bir engel var. Engeli soğan zarına da benzetebiliriz. İşte bu taraftan o gerçekliği olduğu haliyle görmemizi engelleyen bu zar veya kâğıt kalınlığı, bize görüntüyü rüya sembolizmi olarak gösterir. Tıpkı yıkardaki gibi ender durumlarda ise, zarın öte tarafına geçeriz. Zarın/kâğıdın öte tarafına geçişte çok yoğun bir titreşim farkına maruz kalırız ki bu da beynimizi patlatırcasına sarsan tiz bir ses olarak hissedilir. O tarafın asıl gerçekliğine geçiş bu şekildedir. Daha önce de dediğim gibi, bu aşamaya varmak için insanı hazırlarlar. Kendi bedensel/enerjisel/simyasal/zihinsel hazırlığı ve dönüşümü haricinde bir ekip onu o delilik sınırını aşan sese dayanabilmesi için hazırlayıp uyumlar. Hazır olma aşamasına gelmeyenler ise, anlattığım tüm diğer rüyalara benzer şekilde kâğıda yaklaşarak onun görünür şekillerini bu yandan sembolik ifadelerle izlerler. Uzun süreli ve sabırlı gözlemler o sembollerin çizildikleri asıl taraftaki gerçek karşılıkları hakkında bir hayli detaylı bilgi verebilir. Bu gözlemin yapılması aynı zamanda kişinin zihinsel olarak zarın diğer tarafına gitmeye hazır ve istekli olduğunun da göstergesidir. Ve kanaatime göre zamanı geldiğinde ödüllendirilmesi kesindir.

(Görüş Dışı kitabımdan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder