KOLEKTİF ASTRAL VARLIKLAR
Tıp dünyasının da dikkat çektiği gibi, bazı vakalar salgın hale gelmeye eğilimlidirler. Görünürde aralarında hiçbir bağın olmadığı birbirinden çok uzakta bulunan insanlar benzer tuhaf davranışlar sergilerler ve anlaşılmaz bir şekilde bir dönemde gazetelere hep benzer garip haberler yansır. Dahası, çoğu suç teşkil eden bu eylemlerin bir kısmı geçmişte, belki asırlar öncesinde de işlenmiş, belli dönemlerde tekrar tekrar kendini yenilemiş gibidir. Psikiyatrların cinnet olarak tanımladığı bu gibi vakalar üzerine benim biraz daha farklı bir açıklamam var.
Bir duygu veya düşüncenin kendi başına ne kadar etkin olduğunu biliyoruz. Hem kendi duygu ve düşüncelerimizin gücünün farkındayız hem de çevrenin bize empoze ettiği duygu ve düşüncelerin tesir ve sonuçlarını izliyoruz. Ve bir okültistin de iyi bildiği üzere bunlardan her biri, kendi astral veya mental alanının madde cevheriyle giyinmiş, ancak astral veya mental gözle görülebilen bir form alır. Form, duygu ve düşüncenin sürdürülmesiyle durmadan enerji alır, beslenir, büyüyüp güçlenir. Peki, aynı türde birkaç duygu veya düşünce bir araya gelirse ne olur? Bunlar birleşir ve tek bir varlık halini alırlar. Yeni katılan üyelerle gittikçe daha da büyüyüp güçlenen bu varlık formları, bulundukları astral düzeyden, benzer frekanstaki insanlara tesir etmeye başlarlar ve taşıdıkları duygu veya düşüncelerle ulaşabildikleri kişilere telkinlerde bulunurlar. Sıradan bir algıya sahip olan normal bir insan, etkisinde kaldığı duygu veya fikrin dışarıdan gelip gelmediğini sorgulamadığı için kolayca etki altına girip bu kolektif varlığa güç ve enerji sağlayan unsurlardan biri haline gelir.
Kolayca tahmin edileceği üzere bu domino etkisi varlığın az zamanda büyük bir güce, dolayısıyla da büyük çapta bir enerjiye kavuşmasına neden olur. Üstelik hissettiği duygunun veya sahip olduğu fikrin iyi, doğru ya da hayırlı olması gerekmez. Toplumsal görüş, kabul adını verdiğimiz inanç, dini dogma, moda olan birçok akımın ardında böylesi birer astral varlık formu vardır. Neredeyse her birinin kendi tanrısı veya iblisi vardır. Bir kişinin normalde çılgınca ve aptalca bulduğu bir fikrin kolektif olduğunda aynı kişi tarafından normal ve kabul edilebilir karşılanmasının sebebi de budur. Örnekleri çok fazladır.
En taze örnek, bakıcısı olduğu 3–4 yaşındaki kız çocuğunun başını kesen ve geçtiğimiz gün ilk duruşmasına çıkan evli ve üç çocuklu Özbek bir kadının hikâyesi. Bu kadının akıl sağlığının normal olmadığı iddia ediliyordu. Bakımını üstlendiği kızı öldürüp başını kestikten sonra evi ateşe vermiş, ardından elinde kızın kesik başıyla Moskova Metro istasyonuna gitmişti. İzlediğim videoda Rusça olarak “Ben teröristim, ben ölümüm!” diye büyük bir gururla haykırıyordu. Daha sonra alınan ifadesinde Allah’ın sesini işittiğini, ona çocuğun başını kesmesini söylediğini anlatacaktı. Ve bu kadın tek değildi. Son zamanda “baş kesen” birkaç kadınla ilgili başka haberler de medyaya yansımıştı. Ve daha başkaları da... (Musallat-Renan Seçkin kitabından alıntı)