EMANUEL SWEDENBORG
KİMDİR
Emanuel Swedenborg, 1688 yılında Stockholm’de dünyaya gelir.
Kendi çağının Leonardo da Vinci’si sayılan Swedenborg, ileri medyum
yeteneklerine sahiptir. İsveç’in dokuz dil bilen önemli bir matematikçisi, din bilimcisi
ve filozofudur ama belki de en büyük katkısı, kitaplarıyla ruhsal dünyayı tanıtmasıdır.
Daha çocuk yaşlarda inanılmaz yetenekler gösterir. 21 yaşına
geldiğinde gelecekteki olayları öngörmeye başlar. Daha sonra bilime yönelir ve
birçok keşfe imza atar. Swedenborg, en çok öte alemlere çıktığı yolculuklarla
bilinir. Çevresinde kişileştirdiği "astral ışık" atmosferi daimidir, bilgileri ondan ve onun sayesinde almaktadır ancak hoş görü gösterilmesini sağlamak amacıyla sürekli deli veya çılgın numarası yapmayı, aklını yitirmiş gibi davranmayı tercih etmektedir. Fiziksel bedenini terk etmek suretiyle gittiği ruhsal dünyada
gördüklerini ayrıntısıyla betimler. Ruhlar, melekler, tüm o cennet ve cehennem sakinleri deyim yerindeyse "ona bir adım kadar yakındır" ve onunla bir insanın diğer bir insanla konuştuğu gibi konuşmuşlardır. Swedenborg onların yardımıyla defalarca dünyalarını ziyaret ettiğini açıklar ve eserlerini incelediğimizde hayal gücü ürünü olamayacak kadar ayrıntılı, sistemli, metodik ve mantıklı izahlar verdiğini hayretle keşfederiz. Emanuel Swedenborg bununla kalmayarak, tüm melekutun bir zaman yaşayan insanlardan oluştuğunu açıklar ve ilginç ispatlar sunar, ayrıca İncil'de bahsedilen "Kıyamet"in çoktan kopmuş olduğunu, dinsizlerin, Müslüman, Hristiyan, Musevi vs. halkların şu anda bulunmakta olduğu bölgeleri ve hallerini tek tek tasvir eder. Çevirisi şahsıma ait olan ve Mavi Kalem Yayınevi tarafından yayınlanan "Son Yargı Günü" isimli kitap bunlara ek olarak kıyametin ne şekilde koptuğunu da ayrıntısıyla betimlemektedir.
1743 yılında, yaşamının ilk bölümünü adadığı bilim alanından tamamen mistisizme kayar ve günümüzde hala alanında en etkili eserler arasında sayılan
“Cennet ve Cehennem”, “Göğün Gizleri”, “Son Yargı Günü” kitaplarını ve benzeri diğer
eserlerini yayınlar. “Kelam”ın, birkaç İncil’de bulunduğunu, hepsinde içerik
olmadığını anlatır ve bahsettiği “Kelam”ın yalnızca bir metinden ibaret
olmadığını, onda çok daha özel, derin bir ruhsal mananın gizlendiğini açıklar.
Swedenborg ile ilgili bir çok gizemli söylenti olmakla
beraber, en az iki vaka görgü tanıklarıyla kayıtlara geçirilmiştir. İlki, duru
görü ile tanıklık ettiği büyük Stockholm yangınıyla ilgilidir ve bizzat Kant
tarafından kaleme alınmıştır:
“Eylül 1757’da, cumartesi günü öğleden sonra saat dörtte
İngiltere’den Goteborg’a varır. Burada Mr. William Kasl, evine onu ve daha 15
kişiyi davet etmişti. Akşam altıda, Swedenborg salondan çıktı ve birazdan rengi
solmuş ve heyecanlanmış bir şekilde geri döndü. Bize Stockholm-Züdermalm’de
korkunç bir yangın çıktığını (Goteborg, Stockholm’dan 50 km mesafededir), yangının
hızla yayıldığını, arkadaşlarından birinin küle döndüğünü ve kendi evinin de
tehlikede olduğunu söyledi. Saat sekizde tekrar odaya gelerek sevinçle:
‘Tanrı’ya şükür, yangın evimden az uzakta söndürüldü.’ dedi. O gün haber tüm
şehre yayıldı ve valinin verdiği önemden çok fazla endişe yarattı.”
İkinci vaka ise, Rus çarının ölümüyle ilgilidir. 1762
yılında Swedenborg Amsterdam’da bulunur. Bir gün öğle yemeği sırasında
davetlilerin önünde aniden susar. Yüzü değişir ve zihni sanki çok başka
yerlerdedir. Bir vakit sonra kendine gelen Swedenborg, “Rus İmparator III.
Peter biraz önce vefat etti.” der. Bu gerçektir ama çarın ölümüne dair haberler
ancak bundan 23 gün sonra gazetelerde yer bulacaktır ve o anda bunu
bilebilmesine imkan yoktur. Buna benzer birkaç olayın daha yaşanması,
Swedenborg’u üne kavuşturur.