Hindistan’da
asırlar boyunca uygulama bulan kastlar sistemi, insanların farklı çakra
düzeyinde titreşim gösterdikleriyle ilgili bilginin yanlış anlaşılması sonucu
doğmuş ve büyük zarar vermiştir.
1.
Çakra düzeyinde titreşen bir insan, işçi sınıfına uygun bir yapı taşır. Bu
insan çalışmak, yemek, barınmak ve soyunu devam ettirmek için uğraşır, tamamen
kendine dönüktür, dışa kapalıdır ve fiziksel varlığını sürdürmenin haricindeki
konulara kesinlikle ilgi göstermez. Dışarıdan tesir almaya kapalıdır. Tesir
almadığı için de bir ömür boyu kayda değer bir gelişme gösteremeyecektir.
2.
Çakra düzeyinde titreşen bir kişi, tüccar sınıfa ait özellikler gösterir.
Alış-verişe yatkınlığı sebebiyle duruma göre hem içe hem de dışa dönük olabilir
ve tesir-alış verişinde bulunabilir. Genel olarak kendi çıkarı ön plandadır,
ilkel insanların uyanıklık, hilebazlık ve “şark kurnazlığını” gösterir.
3.
Çakra düzeyinde titreşen insan askeri kasta ait çizgileri taşır. Dava
insanıdır, bir şey uğruna mücadele eder, savaşır, kendini arka plana atmış ve
kolektif bilince yaklaşmıştır.
Bu
ilk üç çakra titreşiminde olan insanlar bu hayatları içinde inisiyasyona,
dolayısıyla ruhsal bilgeliğe kapalıdırlar.
4.
Çakra düzeyinde titreşen insan sensitiftir, son derece duygusaldır,
ateşli, tutkuludur. Bu son derece astral insanlar yüksek duyusal duyarlılık
gösterirler ve bu hem hediyeleri hem de aynı zamanda cezalarıdır. Her türden
medyumları bu sınıfa dahil edebiliriz.
5.
Çakra düzeyinde titreşen kişiler şifacılardır. Şifa tesirini akıtabilen bu
insanlar, tanrısal sağaltımın bir ifade aracına dönüşürler. Ancak bu gücün
negatif tarafını da taşırlar, hastalıklara ve kötü tesirlere yatkındırlar.
6.
Çakra düzeyinde titreşen kişiler simyacı ve okültistlerdir.
7.
Çakra düzeyinde titreşen ender kişiler ise ruhsal bilgeliğe vakıf olan büyük
üstat, guru ve rehberlerdir.