Üstat Morya
Üstatlar başka dünyaya ait varlıklar gibidirler. Yetenek ve karakter özellikleri bizlerden çok daha farklıdır. Yaşam biçimleri değişiktir, daha çok lakaplara benzer olan isimleri gariptir. Kendi gizli yaşama alanlarına ve gizli bir tarihçeye sahiptirler. Kozmik evrimin daha üst bir basamağında bulundukları söylenebilir. Sonsuz bilgeliğe sahip olan bu Kardeşler bilmediğimiz yabancı bir dil kullanıyor, kısa ve şiirsel konuşuyorlar. Üstat Morya da bu üstatlardan biridir.
Üstat Morya’nın adını ilk defa olarak Helena Blavatsky’nin eserlerinden duyuyoruz. Blavatsky, daha küçük yaşta Üstadın rüyalarına girdiğinden ve 20 yaş doğum gününde Londra’daki Hyde Park’ta yüz yüze karşılaştığından bahsediyor. “Gizli Doktrin” ve “Peçesi İndirilmiş İsis” eserlerini Üstat Morya’nın katkılarıyla yazdığını iddia ediyor. Blavatsky’nin öğretmeninin varlığına karşı birçok eleştiri yöneltilse de teosofi topluluğunun diğer birçok üyesi de Morya ile olan karşılaşmalarından bahsettiler. Blavatsky’nin ölümünden sonra bu isimlere teosofinin üç büyük kurucularından biri ve Amerika ekolünün lideri olan William Quan Judge ile Avrupa kolunun yöneticisi Annie Besant da katılır.
Fakat Üstat Morya’nın işbirliğini en belirgin olarak Helena Roerich’in çalışmalarında göreceğiz. Roerich ile Morya’nın çalışmalarının 1920’den 1940 yılına kadar sürdüğü iddia edilir.
1923 yılında Roerich ailesi Hindistan’a gidiyor. 1926’da bu gezinin çok değerli olan üç hediyesini Moskova’ya beraberinde getiriyorlar: Üstatların Rus halkına hitaben yazdığı bir mektup, Himalayalar’ın toprağının olduğu bir sanduka ve Himalaya Üstatlarının notlarından oluşan (Helena Roerich’in derlediği) “Topluluk” kitabının el yazması. Araştırmalarına devam etmek için aynı yıl içinde Altay’a ve daha sonra Moğolistan’a gidiyorlar. Oradan da Tibet’e doğru yöneliyorlar. 1928 yılında araştırma gezisinin Hindistan’da sonlanmasından kısa bir süre sonra, Batı Himalayalar’daki Kulu vadisine yerleşip “Urusvati Araştırma Enstütusu”nün temellerini atıyorlar.
“Urusvati”, Helena Roerich’in bir diğer ismiydi ve “Sabah Yıldızının Işığı” anlamına geliyordu. Enstitünün onursal başkanı Helena Roerich'ti. Yönetimini oğulları Yuri ve Svetoslav Roerich üstlenmişti. Bu enstitünün amacı Merkez Asya gezisinde yaptıkları araştırmalar, topladıkları bilgiler üzerinde çalışmalar yapmak ve onları geliştirmekti. Kültür, tarih, arkeolojik alanlar, tapınaklar, yerel diller, kitaplar, heykeller, resimler ve her türlü sanat eserini inceliyorlardı. Urusvati Enstitüsü birçok önemli kuruluşla işbirliği halindeydi ve A.Einstein, R.Tagore, N.I.Vavilov, D.Boshet gibi dünyanın önde gelen bilim adamı ve sanatçıları tarafından destek görüyordu. Maalesef Enstitü faaliyetlerine İkinci Dünya Savaşı yıllarında son verildi.
Nikolai Roerich’in ölümünün ertesi yılında, 1948’de Kulu vadisini terk eden Helena, Sovyetler Birliği elçiliğine ve hükümetine defalarca dönmesine izin vermeleri için yazı yazdı. Mektuplarına sürekli olumsuz yanıt almasına rağmen yaşamının son gününe kadar yazmaktan ve anayurduna döneceğine inanmaktan vazgeçmedi. 5 Ekim 1955’te hayata gözlerini yumdu.
Roerich ailesinin, Agni Yoga ve Beyaz Kardeşlik öğretisinin etkinliği konusunda fikir vermesi açısından 25 yıl evveline kadar komünist rejimle yönetilen Bulgaristan’da yarattığı politik karışıklığa bir paragrafla da olsa değinmekte fayda görüyorum.
Bulgaristan’daki Komünist Parti lideri Todor Jivkov’un biricik kızı, aynı zamanda Kültür Bakanı olan Ludmila Jivkova, Agni Yoga ve Beyaz Kardeşliğin tam bir müridi sayılırdı. Bir demir perde ülkesi olan ve ateistliği resmi inanç olarak benimseyen Bulgar devleti açısından bir doğu felsefesi fanının kültür bakanlığı yapması (hem de Liderin kızı olması) hoş karşılanmadı. Ludmila Jivkova daha da ileri giderek, Roerich ailesi ile yakınlaştı ve 1978 yılını Roerich Yılı olarak ilan etti. Himalayalar'daki Roerich Enstitüsünü onarmak için heyet gönderdi, Sofya'da uluslar arası bir Roerich merkezi kurmak için çalışmalara başladı... Küçük ülke Bulgaristan'dan beklenmeyen ve ruhani yönden Sovyetler Birliği'nin önüne geçmesine neden olan cesur adımlar atılıyordu. Beyaz Kardeşliğin ön kalelerinden biri olma yolundaydı.
Roerich öğretisinin 1986 yılına kadar suç sayılarak müritlerinin takip edildiği Sovyetler Birliği bu durumdan hiç hoşlanmadı. Tüm bunların ne kadar payı olduğu bilinmez ama Ludmila Jvikova 1981 yılında, henüz 39 yaşındayken kuşkulu şartlar altında vefat etti. Ölüm teşhisine beyin kanaması tanısı konuldu. Ve tüm bu furya Ludmila Jivkova'nm vakitsiz ölümüyle, başladığı gibi aniden sona erdi.
Jivkova’nın, kâhin Vanga’nın en sadık ziyaretçilerinden olduğu biliniyor.
Renan Seçkin
(Helena Roerich'in Şambala-Üstatların İzinde kitabının önsözünden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder