Evde yataktayım. Ayak tabanlarında titreşim başladı. Dalınç haline geldiğimde kendimi bedenimden çıkmak için zorladım, bu zorlayış aynı zamanda niyet edişti. Bir ara sağa doğru kaymayı başarınca yataktan aşağı düştüm. Zeminin soğukluğunu hissettim. Yatağa tutunarak kalktım, aynanın oraya geçince, geriye baktım. Kendi uyur halimi gördüm, hiç ilgimi çekmedi. Yatağın üzerinden geçerken, kendi güya maddi formuma (şimdi bir hayli küçülmüştü örtünün altında) elimi bastırarak, cama gittim ve açtım. Dışarısı pırıl pırıldı yine. Cama oturdum, ayaklarımı aşağı sarkıtarak çevreyi izlemeye başladım. Bu astral versiyonda karşı siteler daha düzgündü. Bir kedi-köpek arası hayvancık nerden geldiyse, bacaklarımın arasına burnunu soktu, hırlayıp acıtıyordu, onu uzaklaştırınca aşağı uçtu, birkaç kat alttaki balkona düştü, bir şey oldu mu diye baktım. Silkinip ayağa kalkmıştı bile. Çok yüksekteydim ve atlayıp atlamamakta kararsızdım; ya çakılırsam? Cesaret edip kendimi aşağı attım, başarılı bir şekilde yere "kondum" ve etrafa tekrar bakındım. Görüntü kaybolmaya başladı, her yanımda bulut gibi bir sis vardı. Onun içerisinde yüzer gibi hareket ediyordum. Derken sis de kayboldu ve yatakta buldum kendimi. Bir daha yoğunlaşarak yine kendimi yataktan aşağı ittim, bir daha camdan uçtum. Dışarısı daha da güzelleşmişti. Yan bina bir hayli uzamış ve genişlemiş, alt katlarından biri spor salonu halini almıştı. Bu spor salonuna “dalarak” tepki çekmek istedim, ama orta yaşlı sarışın bir kadından başka kimse beni görmedi. Yine heyecan… ve yine yatağa geri dönüş. Sesler var, Tigi’nin mırıldaması ve alakasız insan konuşmaları. Bir erkek bana bir şeyler anlatıyor, ona konsantre olmaya ve anlamaya çalışıyorum. Yatakta yoganın salıncak duruşunda çapraz yatmışım. Bir erkek karşımda ama görüntüsü yok sadece sesi var ve bana konuşuyor. Onu anlamaya çalışıyorum. Bana yeni NLO (UFO’nun Bulgarcası) teknolojileri bir hayli iyi, onları deniyoruz tarzında şeyler anlatıyordu. Kapının girişinde duvara doğru saklanmış bir “şey” vardı, az ürpererek ona baktım: havada 1 metre yükseklikte duran bilinçli beyaz bir obje; bir tür beyaz maskeyi andırıyordu; insan pandomimi gibi. “Ay sen çok şekersin…” diye güldüm ona ve o sevindi. Kök çakrada yüksek basınç vardı. Bunu kim yapıyor diye sorduğumda “self” diye cevap verdi görünmeyen erkek. Bir daha sordum, yani ben kendim mi? Yine “self” dedi sadece. Peki, sizin için ne yapabilirim? Dedim. “Zaten yapıyorsun.” Diye cevap verdi. Beynimde tepe çakrada vızıltı ve dönme hareketi bir hayli yoğunlaşmış, gitgide dişçi aleti sesini andırmaya başlamıştı.
astralde bile hanım olmak zormuş.
YanıtlaSil