31 Ekim 2020 Cumartesi



"Bedensiz Varlıklar ve Obsesyon" kitabımız çıktı

Kitaptan bir kesit:

Sorunlarının kaynağı bir kez belli olduğunda çok insan kendi kendine terapi uygulayabilir. Ancak bunun için gerekli enerji ve odaklanmaları yetersiz kalırsa, mutlaka uzmanlara başvurmalarını önermekteyim.

“Bende büyü ve varlık olduğunu söylediler”, diye gelip, kendisine “Hiç vakit yitirmeden bir uzmana, terapiste, psikoloğa git” önerisinde bulunduğum bir diğer kişi de tıpkı bu kızımız gibi aşırı hırslı, dur durak bilmeden çalışan, işkolik bir beydi. Bu bey de yine kızımız gibi dış dünyaya sürekli bir savaşım ve savunma hali içindeydi, çalışma hayatında gösterdiği başarı ise bir tür meydan okumaydı. Ne acıdır ki yıllardır insanüstü bir efor harcadığı iş dünyası onu yiyip tüketiyordu, aşırı sinirli, agresif bir ruh hali vardı ve çareyi alkolde bulmaya çalışıyordu.

Bu beyle tanışmadan önce ona dair gördüğüm en çarpıcı sahne şöyleydi: Küçük bir oğlan suda boğuluyor, üzerine yığılan topraktan kurtulmaya çalışıyor, en son da bir mezarın kendisini içine çektiğini hissediyor ve sağ ayağı epey derinlere giriyor. Neyse ki büyük bir çaba harcıyor ve girdiği çukurdan çıkmayı başarıyor. Çocuk adeta öte yana gidip geliyor, gördüğüm vizyonda.

İşkolik-alkolik bey yanıma geldiğinde bir saat kadar sorunlarını, hislerini, hayatının en önemli olaylarını anlattı ama boğulan bir çocuktan bahsetmedi. Bunun üzerine, gördüğüm sahneleri ve onlara eşlik eden hisleri kendisine betimledim. Tarifini ettiğim sahneler kendisine hiç yabancı değildi: beş yaşındayken bir su kuyusuna düşmüş, yakınlarındaki bir inşaatın işçileri onu sudan çıkarmış ve zorlukla hayata döndürmüşlerdi. Dediğine göre onu kuyuya itenler arkadaşları olabilirdi. Bu şüphe, çocuğun tüm hayatını yıpratıcı bir ölüm-kalım savaşımı haline getirecekti, kendisini her gün bir arenaya çıkar gibi hissetmesine ve büyük bir güvensizlik duygusuna sebep olacaktı.

Aslında bu bey, kendisinde bir büyü bulmamı bekliyordu, çünkü annesi yıllardır buna inanıyordu ve belki de bir bedensiz varlıkla karşılaşmamı umuyordu. Ama işte, kendi zihninin cehennemi derinlerinden yüzeye çıkan sahne, onun ölümden döndüğü bir anıydı ve şüphesiz ki hayatında bir büyünün yapabileceğinden çok daha kuvvetli bir etkiye sahip olmuştu. Boğulma hadisesi, onun hayat binasının temelinin yanlış yapılanmasına neden olmuştu. Bozuk veya hatalı temelin üzerine kurulan hayatı da bugünkü gibi sorunlu bir tabloyu sergiliyordu.

Bu gibi durumlarda bazen travmatik yaşantıları ve açtıkları zararları görmemiz yeterli değildir çünkü kişi halen onlarla yüzleşmeye hazır olmayabilir. Ya da tarifini ettiğimiz yaşanmışlıkların kendisini şu an yaşadığı sorunlara sebep olacak kadar etkilediğine inanmayabilir. Hatta ne acıdır ki kişi, üzerinde bir cin veya büyü olduğunu söyleseniz sizi daha fazla takdir edebilir sanıyorum...

İleriki sayfalarda, bu tür acı tecrübelerin gerçekten de hissedilebilir, gözle görülebilir kulakla işitilebilir bedensiz varlıklar yaratabileceklerini göreceğiz. 

https://www.mavikalemyayinevi.com/bedensiz-varliklar-ve-obsesyon