29 Kasım 2017 Çarşamba

Türkiye Ana


"Bazıları" sağolsun, sayelerinde son zamanlarda ülke, vatan hassasiyetim zirve noktasına ulaştı. Ülkede çoğunluk mutsuz, çoğunluk mutsuzluğunun sebebini dillendirememekten de ayrıca mutsuz. Ben de onların arasındayım; bu topraklardan gidip vatan hasreti çekmek ile kalıp için için kendini yemek arasında gidip geliyorum. Esenliğe çıkmak için az daha zamanımız var, ya sabır çekiyorum...
Ne var ki beş duyu haricindeki algıları açılan insanlara hiç bir yerde rahat yok. Aklın memlekette kaldıkça, gazete okumasan, internete girmesen ve TV izlemesen dahi haberler kolektif bilinçten kendi bilincine ulaşıyor. Bugün benim hissimin ülkemin hissiyle karşılıklı olup olmadığını öğrenmek istedim. Doğru ya bu tek taraflı bir aşk olabilirdi. Ben severken, vatanın umurunda olmayabilirdim ve "ilişkimizin durumunu" belki de gözden geçirmem gerekirdi. Niyet ettim, ülkemizin kolektif ve arketipal bilincini görmeyi, onu bir şahıs olarak görmeyi istedim ve daha 10. dakikasında niyetimin karşılığını aldım.
Astral bilince geçtim. Şimdi size Türkiye'nin "yüzünü" anlatacağım.
O bir kadın, tahmin edersiniz. 60-70 yaş arası, yaşına göre son derece bakımlı ama sade.. Makyajsız buğday tenli yüzü gür koyu sarıya boyanmış AÇIK saçlarla çevreleniyor. Gözleri derin, çok derin, renklerini seçemiyorum ama burnu dikkat çekici bir büyüklükte, otoriterliği ima ediyor. Geniş alnından aşırı yoğunlukta bir manyetizma yayılıyor, alnı beni kendine çekiyor. Çekimine karşı koyamıyorum ve alınlarımız birleşiyor. Bu sırada sesini duyuyorum "Oh, seni çok seviyorum!" diyor ve benim gibi bir çok diğer evladını da bu şekilde çekim alanına dahil ettiğini anlıyorum. Hislerimiz karşılıklı. Ona "Öp beni alnımdan, kutsa!" diyorum; bu aynı zamanda onunla geçmişi, bugünü ve geleceği kapsayan bir bağın ve kader ortaklığının bir tescili olacak. Hafifçe geriye çekilip serin dudaklarla alnımdan öpüyor, üçüncü göz bölgesinde adeta bir delinme hissi ile ürperiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder