11 Ocak 2014 Cumartesi

Canlı Ölüden Mektuplar




XX Mektup
………….

Size benim bulunduğum yerdeki hayat biçimini anlatabilmek için, karşılaşıp sohbet ettiğim kadın ve erkeklere ilişkin olan izlenimlerimi aktarmaktan daha iyi bir yol yok sanırım.

Bu dünyada rastladıklarım arasında azizler, filozoflardan fazla ve ben size aziz olarak gördüğüm birinden bahsetmek istiyorum. Evet, burada normal azizler ve büyük azizler var, tıpkı başka yerde sıradan günahkarlar ve büyük günahkarlar olduğu gibi.

Bir defasında bir dağın tepesinde yürüyordum. Yürüyordum derken, bu gidiş sizin dünyadaki anlamda değildi, çünkü bizim gerçeklikte hiçbir güç gerektirmiyor, fakat aynı şey. Zirvede, tek başına olduğu halde duran bir insan gördüm. Pür dikkat uzaklara bakıyordu, ne gördüğünü bilmiyordum. Kendi kendisiyle çok meşguldü veya benim göremediğim biriyle konuşuyordu.

Kımıldamadan beklemeye başladım. Neden sonra derin bir iç çekti, bana doğru dönerek, dudaklarına tatlı bir gülümseme yerleştirdi:

“Sana yardım edebilir miyim, kardeşim?”

Mahcup olmuştum, belki de görünmez bir sohbeti böldüğümü düşünüyordum.

“Haddimi aşmazsam eğer, burada durup uzağa bakarken ne düşündüğünüzü sormak istedim,” diye cevap verdim.

Bu şekilde konuşmamam gerektiğini biliyordum, ama ulaşabileceğim her bilgiyi öğrenmek konusundaki çabam, iyi bir özürdü ve affedildim.

Bu insanın çok güzel, sakalsız bir yüzü vardı, gözleri gençlik ateşi ile yanıyordu. Üzerindeki giyim, kendi dış görünüşü hakkında çok düşünmediğini gösteriyordu.

Sessizce bana baktı, sonra da:

“Tanrı’ya yaklaşmaya çalışıyorum,” dedi.

“Peki, Tanrı nedir?” diye sordum “Ve nerededir o?

Gülümsedi. Şimdiye dek böylesine bir gülümseyiş görmemiştim.

“Tanrı her yerde,” diye cevap verdi; “Tanrı var.”

“Tam olarak nedir Tanrı?” diye ısrar ettim ve o bu defa kelimeleri farklı bir şekilde vurgulayarak tekrar etti:

“Tanrı var.”

“Bununla ne demek istiyorsunuz?” diye sordum.

“Tanrı var, Tanrı var,” dedi yeniden.

Kelimelerinin anlamı zihnime nasıl ulaştı bilmiyorum, belki de empati yoluyla, fakat ansızın “Tanrı var” dediğinde, Tanrının bütün yaratımını kastettiğini, “Tanırı var” dediğinde ise, ondan başka da hiçbir mevcudiyetin olmadığını anlattığını idrak ettim.

Azizin sonraki sözlerinden anlaşılan o ki, duygularım yüzüme belirgin bir şekilde yansıma yapmıştı.

“Yoksa sen O’nun olduğunu ve var olan her şeyin de O olduğunu bilmiyor muydun?”

“Ne kast ettiğinizi sezer gibiyim,” diye cevap verdim, “hiç olmazsa az da olsa hissediyorum.”

Cevap vermeksizin gülümsedi, oysa zihnimde sorular çoğalmaya devam ediyordu.

“Dünyada olduğunuz zaman, Tanrı ile ilgili çok mu düşündünüz?”

“Her zaman! Aslında Tanrı harici bir şeyleri çok fazla düşündüğüm söylenemez. Onu her yerde aradım, fakat sadece bazı anlarda zihnim Onun gerçek tabiatıyla aydınlandı. Bazen dua ettiğimde – ki ben çok ederim – kime dua ettiğimi sorar sorgularım. Ardından keskin bir cevap yerleşir zihnime. Tanrı! Ben Tanrı’ya dua ediyorum! Fakat her gün dua etmeme karşın, onun mahiyetiyle ilgili aydınlanma anlarını seyrek olarak yakalıyordum. En büyük aydınlanmamı, bir ormanda yapayalnız iken geçirdim. İdrak, sözel olarak değil, sessiz ve şekilsiz bir mucize olarak geldi, sınırlı zihinler için aşırı derecede ulu. Tam bu sırada yere düştüm ve sanırım bilincimi kaybettim, çünkü bir ara kendime geldiğimi ve doğrularak etrafıma bakındığımı hatırlıyorum. İşte o zaman yavaş yavaş tarif edemediğim bu deneyimi anımsamaya başladım. O, benim gücümü aşan bir büyüklükte idi.

Bu muhteşemliği, benim fani tabiatım için aşkın olan deneyimi kelimelere dökmek gerekseydi şöyle derdim: “Olan her şey, Tanrı’dır.” Söylenişte o kadar basitti, ve bu basitlik – Tanrı her şey ise - beni de, yaşayan canlı veya cansız her şeyi de, ağaçları, kuşlar ve nehirleri kapsamaktaydı.

Bu dakikayla birlikte hayat benim için yeni bir anlam kazandı. İnsanların yüzüne baktığım her defasında, aydınlanma deneyimini hatırlıyorum, gördüğüm bir kişinin, Tanrı’nın bir parçası olduğunu anımsıyorum, ona o gözle bakıyorum. Köpeğim bana baktığında, “Sen de Tanrı’nın bir parçasının,” diyorum. Irmağın kenarında durup akan suların şırıltısını dinlediğimde, Tanrı’nın sesini dinliyorum. Yakınlarımdan biri bana kızıyorsa, kendime Tanrı’yı ne diye üzdüğümü sorarım. Biri bana sevgiyle yaklaştığında, “Şimdi Tanrı beni seviyor,” diye düşünürüm. Ve bu bilinç durumu beni ruhsal olarak büyütür. Hayat, inanılmaz bir güzelliğe bürünür.

Tanrı meselesi ile o kadar ilgili ve Onu bulmaya o kadar istekliydim ki, tanıdıklarıma karşı ilgisizleştim ve bana en yakın olanları dahi unuttum. İşte bu aşkın deneyim sonrasında, çevremle olan ilişkilerimi tazelemeye başladım. Şuna inanıyorum ki, onlarda Tanrı’yı aramaya devam ettikçe, Tanrı da onlar aracılığı ile bana cevaplar verdi. Ve yaşam daha da muhteşem, daha da mucizevi bir hale geldi.

Bazen hissettiklerimi birilerine anlatmaya çalışırım, ne yazık ki beni ender olarak anlarlar. O zaman Tanrı’nın kasten ve sadece kendi bildiği bir sebeple kendini gizlediğini, örttüğünü düşünürüm. Belki de onları varlık sırrına açtığı zaman sevinmesi içindir, kim bilir? Eğer öyleyse, Ona yardım etmeye karar verdim. Kendi gücüm yettiğince Onu tanıdığım kadarıyla diğerlerinin de tanımasına uğraş verdim. İlk zamanlarda herkese öğretme isteğim vardı. Sonra bunun imkansız olduğunu anlayınca, kendilerine öğrencilerim diyen birkaçını seçtim. Onlardan, benim öğrencilerim olduklarını saklamalarını istedim, bunun yerine diğer insanlara bilgeliği aktarmalarını öğütledim. Bu şekilde o gün ağaçlar arasında yaşadığım ve “Tanrı var, Tanrı var” olgusunun idrakine vardığım mucizevi deneyime başka insanları ortak edebildim.

Bunları der demez aziz sırtını döndü, beni sorularımla baş başa bıraktı. Ona kim olduğunu, dünyevi yaşantıyı ne zaman ve nerede terk ettiğini ve şu anda neler yaptığını sormak isterdim, fakat o gitti.

Kim bilir, belki de bir gün yeniden karşılaşırız. Fakat görüşmesek de bana verdiği varlık bilgisini, tıpkı kendi isteği gibi, size aktarıyorum.





1 yorum:

  1. Garman'dan gümüşüm, 8 yıl önce çocuğum olmadan evlendim, çaresizce bir çözüm arıyordum çünkü doktor hamile kalamayacağımı söyledi ama bir arkadaşım beni Dr white adında bir büyü tekerine yönlendirdi ve ben ona sorunlarımı anlattı ve 12 gün içinde her şeyin yoluna gireceğine söz verdi, bana bazı talimatlar verdi ve hepsini mükemmel yaptım, test için hastaneye gittim ve 1 haftalık hamile olduğumu doğruladılar ve şimdi hamileyim. benim güzel oğlum ve benim de şu an bir hamileliğim daha var hepinize teşekkürler Dr beyaz her türlü çözüm için kendisine ulaşın

    1) Ex'inizi iade etmek istiyorsanız.
    2) Hamile kalmak için büyü istiyorsanız.
    3) düşük yapmayı durdurmak istiyorsanız.
    4) Biri tarafından sevilmek istiyorsanız.
    5) Her türlü hastalığı veya hastalığı tedavi etmek için büyü.
    Ve diğerleri.
    o en iyisi ve çok doğru. wightmagicmaster@gmail.com. WhatsApp:+17168691327

    YanıtlaSil