2 Ocak 2014 Perşembe

Lilith ile Havva



Semavi dinlerin kutsal yaratılış teorisi bildiğiniz gibi, Havva ile Adem arasında yaşanan cinsel iletişim ile başlar. İlk günah kapsamına alınan bu cinselliğin günümüz cinselliği ile paralellik gösterdiğini söyleyebiliriz. Erkeğin bakış açısıyla yazılan bu yaratılış sancısı, onun cinselliği yorumlayışını göstermektedir. Erkek, seksin nasıl olması gerektiği konusundaki görüşünü yasak elma mitine dönüştürmüştür. Buna göre seks, kadının şeytanca ayartması ile başlatılmıştır. Erkeğin bu “suçta” herhangi bir günahı veya büyük bir sorumluluk payı yoktur. Erkek safmış rolüne yatarken, kadın ortak zevkin tüm sorumluluğunu üstlenmektedir. Adem’i kandırdığı gerekçesiyle her ay regl denen baş belası ile ve acıyla çocuk doğurmakla cezalandırılmıştır. Yetmedi, çiftin sonsuz yaşam cennetinden kovulmasının vicdan azabıyla yaşamak durumunda bırakılmıştır. Günümüz cinsellikten çok da farklı değildi gördüğünüz gibi. Bugün İtalya gibi “ileri demokrasinin” yaşandığı ülkelerde, kadının kot giymesi durumunda tecavüze uğramış olamayacağı gibi trajikomik mahkeme kararları çıkabilmektedir. Modern Havva ile Ademler diretircesine bu geleneği sürdürmeye devam etmişlerdir. Tanrı kararına sorgulamaksızın boyun eğen, gıkı çıkmayan bir Havva nesli ve onu bir çok açıdan doyurmaktan aciz bir Adem nesli… Burada bir soru sorulması gerekmektedir. Binlerce yılın bu erkek egemen yorumuna, fiziksel, ruhsal ve cinsel baskısına neden bir başkaldırı oluşmadı? Kadın bu denli memnun muydu hayatından? Tek tük olan bireysel isyanlardan bahsetmiyorum. Erkek egemen havayı ılımlaştıracak ve değiştirecek topyekün bir bilinçlenmeden söz ediyorum. Sanki halen toplumun yarısını oluşturan kadın kısmı yarı uyur vaziyette. Gönüllü ve hatta sevinçle bedel ödemektedir hala. Peki neden? Neden içindeki büyük potansiyele karşın ruhu bu denli uyuşuk? Bu soruların cevaplarını arayacağız. Ama önce, gerçekte yaratılıştaki ilk kadın olan Lilith’den bahsetmeli biraz. Havva, Adem’in ikinci eşiydi. İlk eşi olan Lilith, Havva’dan çok farklı bir mizaca sahipti. Çok güçlü ve asi bir karakteri vardı. Özgürlüğüne düşkündü. Eş sözcüğünün gerçek anlamıyla Adem ile eşitti. Ne yazık ki Adem onun eşitliğini bir türlü kabullenemedi. Çünkü, onunla eşit olduğunda kadının, ondan üstün olacağını anlamıştı. O Adem bugünkü Ademdir. O Adem, günümüzün aynı Ademidir. Cinsellikte belli bir sınırı vardı. Fiziksel bir sınırı. Lilith’in bu konudaki bariz üstünlüğü onu belki ürkütmüştü. Ondan cinsel ilişkide sürekli olarak kadının üzerinde olmak istiyordu. Böylece durması gereken noktayı kontrol edebilecekti. Veya Lilith’in zevkini hiçe sayıp bugün bir çok hemcinsinin yaptığını yapacaktı. Kendini tatmin etmekle yetinecekti. Lilith bu durumdan hoşlanmadı. Cinsel ilişkinin pozisyonu, kontrol eden tarafı tayin etmektedir. Üstte olan kontrolü elinde bulundurandır genelde. Ve bu sebeple üstte olan, cinsel ilişkiyi yönlendirendir. Cinselliği yönlendiren de yaşamın kontrolünü elinde bulundurandır. Bir noktada Adem aciz hissetmiş olmalı diye düşünüyorum. Hemcinslerimin katılacağı gibi, kendisini tümüyle tatmin eden erkeğini hiçbir kadın kolay kolay terk etmez. Kaldı ki o zaman başka bir (erkek) alternatifi de yoktu. İkisi arasındaki çatışma çok büyük olmalıydı. Adem günümüz erkeğinden farklı olmadığına göre, onun ne tür başarısızlıklar veya hoşnut edememezlikler sergilediğini tahmin edebiliriz. Ancak günümüz kadını (genel profil olarak) ne yazık ki Lilith değil… Bu noktayı anlamak çok önemlidir. Kutsal yaratılış teorisindeki kadın erkek soyun başlangıcının genetik anlamda gerçekle örtüşmediğini söyleyerek itiraz edebilirsiniz. Ancak burada önemli olan genetik mirastan ziyade mental miras, arkaik hafıza mirasıdır. Asi, boyun eğmeyen, doğru cinselliği yaşama hakkını arayan Lilith, terk etmiştir Adem’i. Adem onun ihtiyaçlarını karşılayamamıştır. Adem’e yaraşır eş, Havva anada olduğu gibi olmalıdır – itaatkar, sorgulamayan, katlanan, suçları üstlenen, acılara boyun eğen bir yardımcı. Kısaca erkeğin duygusal ve bedensel bir tatmin aracı, canlı bir masturbasyon objesi. Erkeğin istediği kadın böyle bir ikincil pasif kişilik tipine sahip olmalıydı. Ve öyle de oldu. Çok, çok uzun zamandır kadın gerçek cinselliği, yani Lilith cinselliğini yaşamıyor diyebilirim. Daha doğrusu Lilith’in isteyip de Adem’in veremediği cinselliktir bu. Cinsellik ile orgazmı birbiriyle çok karıştırmamak gerekir. Sözlerimden kadının uzun zamandır orgazm edilmediğini anlamayın. Hayır, kadının bildiği yaşadığı haz doruğu olan orgazm, Havva orgazmıdır diyorum. “Lilith” adını yakıştırabileceğim doruk ile ilgisi yoktur bunun. Zira Lilith, bedensel değil ruhsal, dünyasal değil, mistik bir tecrübenin peşindeydi. Öyle olması, onun tanrı katından görevlendirilmiş olması ile ilişkiliydi. Bazı rivayetlere göre hatta Adem’i eğitmek üzere yanına gelen ilahi tabiatlı bir varlıktı. Lilith ile Havva’yı halen bilinçdışımızda yaşayan bir arketip olarak kabul ettiğimiz takdirde iki seçenekli bir doğamız olduğu sonucu çıkar. Kadın beyninde Havva arketipi ağırlıklıysa, kısa süreli mekanik bir sevişme ile ilgilenecektir kendisi. Hatta bazen onunla dahi ilgilenmeyecektir. 5-6 saniyelik bölgesel ve tamamen etin hissettiği bu zevk yerine çoğunlukla pasta börek yemeyi tercih edecektir. Bunun ötesinin olabileceğini hayal bile edemeyecektir. Bu kadın, Adem’in istediği tarzda olan eş olacaktır. Cinsellikten beklentileri, Adem’in karşılayacağı kadar yeterlilikte olacaktır. Onun yeteneği konusunda fikir yürütemeyecektir. Adem kendisiyle ne kadar güçlü ve başarılı olduğu konusuyla boş bir gurur duyacak, yetmeyecek, onaylanmak ihtiyacı ile başka erkeklere böbürlenecek, kadınının da ağzından ne kadar iyi olduğunu duymak isteyecektir. Bir çok erkeğin aslında genç eş istemesinin altında bu sebebin yattığını düşünüyorum. Genç, tecrübesiz demektir. Tecrübe noksanlığı da, karşısındakini kritike etmeyi önlemektedir. Evet, erkek Havva tipi kadın ile gayet mutlu olacaktır…

Lilith yapılı bir kadın ile karşılaştığında, ondan hem ürkecek, hem de hayranlık duyacaktır. Bilinçdışında Lilith arketipi baskın bir kadını erkek hemen tanır. Onun yürüyüşü kendinden emindir, bakışları derindir, ne istediğini bilmektedir o. Hayata karşı dik ve güçlüdür, sorumluluklar onu korkutmamaktadır. Lilith kadını yüksek bir duyarlılığa sahip ve aynı zamanda anaç olabilmektedir. Normalin çok ötesinde bir içgörüsü, içgüdüsel olarak doğru karar verme yeteneği vardır. Cesurdur, kendini tanımakta ve isteklerini bilmektedir. Onları talep etmekten de geri durmamaktadır. Lilith’in mistik bir tarafı da vardır, bu görünürde olabilir ya da saklı kalabilir. Ancak yaşamı garip olacak ölçüde bir mistik sürükleme içerisinde gelişmektedir. Lilith kadını söz konusu olduğunda artık bildiğimiz sıradan cinsellikten ve özellikle seks ile pornografik öğelerden bahsedemeyiz. İşte böyle bir cinselliği yaşayan kadın her bakımdan eşittir erkeğe ve onunla eşitlendiği anda, önünde yürümeye başlayacaktır. Kadının üstünlüğünü kabul edemeyecek yapıda olan Adem erkeği, ondan mistik cinselliği sır gibi saklamıştır. Binlerce yıldır kendi erkek tabiatına has cinsel öğretiler geliştiren erkek, kadın cinselliği ve mistisizm bağlantısının üzerini örtmüş, hatta bu gibi konuların konuşulması dahi tabu ve yasak olmuştur. Aslına bakarsanız tüm dini öğretiler de erkekleri muhatap almıştır.

1 yorum: