PSİKOMETRİ
1922 yılında Pascal Fortuny adındaki esksrasens, Paris
Metafizik Enstütü Başkanı ile kararlaştırılan randevuda görüşmek üzere,
enstitünün kapısından içeri girer. Başkanı bekleyeceği odadan içeri giren Pascal,
onun yardımcısı bayan Jeller’in bir medyumla yapılacak seans hazırlıklarına
denk gelir. Masanın üzerinde çeşitli eşyalar dağılmıştır. İçeri giren yabancı,
elini ani bir hareketle masa üzerindeki öğeler arasında duran kapalı bir zarfa
uzatır, eline alır. Zarfa hiç bakmadan, “Evin içi ve dış görünümümü tarif etmek
için en doğru yol, Kambe yakınlarında, içinde birkaç kadının vahşice
öldürüldüğü ev olduğunu söylemektir.” Der. Pascal Fortuny tek bir dokunuşla
kapalı zarfın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmuştur. Fortuny’nin yanı sıra
birçok parapsikolog, medyum ve mistik, yüzük, saç, peçete, taş, fotoğraf gibi
çeşitli eşyalara dokunmak suretiyle onların barındırdıkları bilgiyi “okumayı”
başarmaktadırlar. Bu yetenek günümüzde Çin’de sayısı enflasyona uğrayan özel
çocuklarda yaygın olarak izlenmekte; bu çocuklar, “kulaklarıyla” görebilmekte,
“gözleriyle” koklamakta, “parmaklarıyla” görüp işitebilmektedir.
Psikometri fenomenini ilk olarak tanımlayan ve inceleyen New
York’lu antropolog Prof. Buchanan, fosiller, mineraller gibi cansız nesneler
üzerinde yaptığı deneyler sonucunda, nesnelerin bir tür fotoğraf kaydını
andıran niteliklerinin olduğunu tespit etti. Profesöre göre cansız nesneler,
temas ettikleri kişilerle ve eski sahipleriyle ilgili anıları
saklayabiliyorlardı.
Cansız objelere dokunmak suretiyle, onlardan bilgi
edinilebileceği gibi (psikometri), herhangi bir temas olmaksızın da bu
bilgilere ulaşmak olasıdır (telemetri). Nesnelerin bilgi saklama özelliği bu
bilgiyi okuma başarısı gösteren kişilerin işbirliği yapmasıyla azımsanmayacak
kadar sayıda kriminal vakanın aydınlatılmasına yardımcı oldu. Hatta nesnelerin
geçmişteki bir sahnenin yanında, gelecekten haber verebileceği konusunda ciddi
kuşkular oluştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder